29 Şubat 2012 Çarşamba

'Bölünmemiş' Çift Şeritli Otoyolda Ölümcül Kaza



Geçtiğimiz günlerde bir çok video paylaşım sitesine düşen bu video insanın tüylerini diken diken edecek cinsten.

Rusya'nın Vladimir bölgesindeki M-7 otoyolunda gerçekleşen bu kazada, siyah renkli Nissan Navara marka SUV sol şeritte seyir halindeyken aracın kontrolünü kaybediyor, hemen yanındaki kamyonete çarpan araç kontrolü bir türlü ele geçiremiyor, ardından karşı yönden gelen trafiğin şeridine geçiyor. Bu sırada ters istikametten gelen tır, aniden önüne çıkan araca yüksek hızla ve tam ortadan çarpıyor. Görüntülerde de görüleceği üzere adeta tuz buz olan aracın içinde yalnızca sürücüsü bulunuyormuş ve kaza anında oracıkta ölmüş.

Bu kazanın bu derece dehşet verici hale gelmesinde önemli faktörler var;

- Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler sınıfında olan Rusya'da da halen karayolu altyapısında önemli eksiklikler var. 2x2 trafik şerit sayısına sahip bu otoyolda yolu ikiye ayıracak herhangi bir fiziki engel ya da bariyer bulunmuyor. Ülkemizde de bu gibi yollara sıklıkla rastlıyoruz ve bu videoyu izledikten sonra insanın bir daha o tarz yollarda seyahat edesi gelmiyor.


D300 Elazığ-Bingöl Bölünmemiş Duble Yolu

- Mevsimin kış, hava koşullarının karlı ve soğuk
olması, görüş mesafesinin düşük olması gibi nedenlerden ötürü kaza yapma olasılığı bir hayli yüksek. Bu durumda alınacak en basit ve en etkili tedbir seyir hızını olabildiğince düşürmek gibi gözüküyor, ancak videoda gördüğümüz kadarıyla trafikteki bir çok araç tedbir almışta yavaş gidiyormuş gibi gözükmüyor. Özellikle tır gibi yüksek süratlerde inanılmaz bir momentum değerine sahip olacak bir taşıtın o süratlerde gitmesi de bu kazayı bu derece ölümcül hale getiriyor.

Son olarak bir bölünmüş yolun en güvenli şekilde nasıl olabileceğini gösteren bir görselle baş başa bırakayım sizi... Rusya gibi geniş topraklara sahip bir ülke, bu şekildeki yolları rahatlıkla inşa edebilir...

Interstate-5, California

28 Şubat 2012 Salı

Audi A3 e-tron Pilot Program


  BMW grubunun 1 serisi tabanlı ActiveE Concept ve MINI E modellerinin ardından diğer bir Alman üretici Audi de bu alanda A3 Sportback üzerine geliştirilen elektrikli otomobilini ABD'de test sürücülerine gönderdi.


  Audi USA, "co2 neutral" ismini verdiği çalışmaları çerçevesinde ABD'nin San Francisco, Los Angeles, Washington DC ve Denver şehirlerindeki bazı özel müşterilerine bu otomobilleri test amaçlı gönderdiğini duyurdu.


 Tamamen elektrikli olan A3 e-tron, saatte maksimum 90mph/145kph sürate çıkabilirken, 0-60mph/110kph hızlanmasını 11 saniyede gerçekleştirebiliyor. 270Nm sürekli torka sahip olan araç, ortalama hızlarda maksimum 90 miles/145km yol kat edebiliyor.

BMW M550d xDrive (2013)

Bavyeralı otomotiv devi BMW, orta segmentteki sportif modellerin efsanevi ismi M5 serisinden yeni bir model olan M550d xDrive tanıttı.

 BMW M Performance Bölümü'nün (BMW M GmbH ile karışmasın) tasarladığı 3-litre V6 TwinPower Turbo Diesel motor,  280kW/381hp güç çıkışına ve 740Nm maksimum torka sahip -Twin kelimesine aldanıp bu araçta çift turbo olduğu kanısına varmadan önce, bu motorda 3 adet turbo-şarja yer verildiğini belirtmek isterim- Bu inanılmaz değerleri 2000 d/dk gibi düşük devirlerde sunmaya başlayan motor, artık bizlere turbo-dizel motorların premium-performans otomobillerde nasıl hakkını verir bir şekilde yer alabileceğini gözler önüne seriyor. Ağırlığı 2 tona yaklaşan bu otomobili 2000 d/dk larda şahlandıran M performans motoru, bütün bu güzellikleri 100 km'de ortalama 6.3 lt yakıt tüketimi ve 165 g CO2 salınımı değerleriyle sunuyor.
  Modelin isminden de anlaşılacağı üzere xDrive, 4 tekerden çekiş sistemi sayesinde normal koşullarda 40:60 oranında arkadan itiş ağırlıklı bir çekiş sistemi, farklı koşullara göre anlık olarak değişkenlik gösterebiliyor. 'Torque vectoring' özelliği sayesinde viraja girdiğinizde dış tekerlere daha fazla çekiş, iç tekerlere daha az çekiş kuvveti gönderiliyor ve bu da araca üstün bir yol tutuşu kabiliyeti kazandırıyor.

 Tüm bu performans verilerinin dışında, size özel bir otomobilde olduğunuzu hatırlatacak detaylara da değinmek gerek; aracın vites topuzu, direksiyon simidi, kapı eşikleri, navigasyon sistemi gibi bir çok göz teması sağlanan noktalarında "M" logosunu rahatlıkla görebiliyorsunuz. Süet ve deri malzemelerin bir arada kullanıldığı iç mekanda sportif görünüme katkı sağlayan alüminyum panellere de yer verilmiş.
 Aracın kontrol enstrümanlarının odak noktasındaki 21:9 en-boy oranındaki geniş LCD ekranda, Google tabanlı arama ve harita hizmetlerinden faydalanabiliyorsunuz. Bu sistem üzerinden M serisi otomobillere özel Driving Dynamics isimli özel bölüme erişip, aracınızı sürüş karakteristiklerine göre sınıflandırılmış modlardan birine kalibre edebiliyorsunuz.

 Almanlar'ın ürettikleri bir çok otomobilde sundukları station kasa tipi bu modelde de mevcut olacak. M550d  xDrive Touring isimli modelde, biraz daha fazla ağırlıkla beraber kocaman bir bagaj alanına sahip olabiliyorsunuz.

 Araçla ilgili o kadar çok önemli özellik, dikakt çekici detay var ki hangisini önce, hangisi sonra aktarayım derken can alıcı bir noktayı es geçmişim; 3 turbo-şarjla beslenen bu motordan verimli bir şekilde faydalanabilmek için geliştirilimiş yeni 8-ileri otomatik vites, direksiyon simidinin arkasına yerleştirilmiş pedallarla manuel olarak kontrol edilebiliyor. Eğer "ben hiç karışmayayım" diyorsanız, SPORT+ modunda her vites için yüksek devir-dk değerlini görebilirsiniz.

 Önümüzdeki aylarda M performansı yollara, Autobahn'lara, pistlere 5 serisi modeliyle geri dönüyor... Bize de bu haberi geçip mest olmaktan başka bir şey düşmüyor...







25 Şubat 2012 Cumartesi

Land Rover Range Rover Evoque Convertible Concept



 Farklı tasarımıyla sektörde ilk olacağı konusunda Top Gear'ın ünlü suncusu Jeremy Clarkson'ı bile yanılıgıya düşüren Evoque Convertible Concept'in görüntüleri internete sızdı. 


 Geçtiğimiz yılın son aylarında tanıtımı gerçekleştirilen Land Rover markasının en küçük ve compact modeli Evoque, concept görüntüsünü biraz daha ileriye taşıyıp 4x4 bir otomobilde üstü açık keyfi yaşatmayı hedefliyor.

 Sektörde ilk olmadığını belirttiğim modelin concept fikrinin asıl sahibi ise Nissan, Murano CrossCabriolet modeliydi. 2010 sonunda tanıtılan ve 2011'in başından beri ABD'de satışta olan model Evoque Convertible ile büyük benzerlikler taşıyor.



Nissan Murano CrossCabriolet (2011)
 Top Gear 18. sezon 4. bölümde görüntüleri ilk kez tüm dünya ile paylaşılan yeni otomobilin bahar aylarında tanıtılması bekleniyor.









 

23 Şubat 2012 Perşembe

Audi A3 (2013)


 2012 Cenevre Otomobil Fuarı öncesi üreticilerden yeni görseller gelmeye devam ediyor.

 Audi'nin Volkswagen Golf ile aynı platformu taşımaya devam eden popüler hatchback modeli A3, 2013 model yılı için yenilenmiş haliyle karşımıza çıkacak. Ağbeyi A4'ün hatta A6'nın ön görünümünün neredeyse tıpa tıp aynısını paylaşan A3'te arka kısıma geldiğimizde küçük kardeşi A1'i andıran yeni LED arka farlar mevcut. Sportif dış tasarımından ödün vermeyen yeni A3, LED day time farları sayesinde son bir kaç yıldır fark yaratan ve Audi'nin özellikle reklamlarla da üzerinde durduğu 'dramatik Audi bakışı'na kavuşmuş.

 İç tasarımda bir kaç modeldir alıştığımız klasik tasarımın dışına çıkılıp, biraz TT'ye benzeyen, biraz yeni A1'e benzeyen farklı bir çizgiye geçilmiş. Audi MMI sistemini kullanmak istediğinizde ortaya çıkan hareketli LCD ekrana A1 ve A6'dan sonra bu modelde de yer verilmiş.

 Yeni A3 ile ilgili elimizde henüz güncel teknik detaylar bulunmasa da, 1.2 TSI, 1.4 TSI, 1.8 TSI benzinli ve 1.6 TDI, 2.0 TDI motolarına bu modelde yer verilmesi kuvvetle muhtemel.











21 Şubat 2012 Salı

Volkswagen Passat Alltrack (2013)

Volkswagen'in dünya çapında nama sahip Golf kadar bilinen premium otomobili Passat'ın ürün gamına yeni ve en tepede yer alacak bir model eklendi.
 Daha önceki model yıllarında da Passat Variant modeline özel 4 Motion ve güçlü motor seçenekleri sunan Volkswagen, 7. nesil Passat ile birlikte Variant modelinin 4 Motion ve güçlü motorlarla donatılmış versiyonunu Passat Alltrack olarak isimlendirdi.

  Volkswagen grubu otomobiller içerisinde A4 Allroad ile A6 Allroad arasına konumlandırabileceğimiz bu SUV,  Volkswagen markasının önemli premium temsilcilerinden bir tanesi.
 Araca all road/off road niteliklerini katan önemli detaylar ise, aracın yerden yüksekliğinin Passat Variant'a göre 30mm daha yükseltilmiş olması, böylelikle ön yaklaşım açısı 13.5 dereceden 16 dereceye, arka uzaklaşım açısı 11.9 dan 13.6 dereceye yükselmiş. Aslında bu tarz stationlardan devşirme off road araçlarında bir Dacia Duster'ın bile yapabileceği hareketler beklemeyin. Bu araç fotoğraflarda da görebileğiniz gibi yılın bir çoğunu karlı, buzlu ve ıslak yol koşullarında geçiren ama yol kaliteleri nitekim iyi olan gelişmiş ülkelere hitap ediyor.

 Sınıfının en modern, en güçlü, en az yakıt tüketen motorlarıyla güçlendirilmiş Alltrack'da, dizel torku ve düşük yakıt tüketimini isteyenlere 2.0 TDI 140 PS ya da 170 PS, benzinli motor akıcılığı ve konfor arayanlara 2.0 TSI 160 PS ya da 210 PS lik motorlar sunulmuş. TDI motorların ikisinde de Start&Stop ve recovering braking energy (frenleme enerjisi geri kazanımı) teknolojilerine yer verilmiş. Alltrack'ı alltrack yapan asıl önemli özellik olan sürekli dört tekerden çekiş sistemi (4MOTION), giriş modellerinde (TDI 140, TSI 160) opsiyon olarak, yüksek modellerde standart olarak sunulmuş. İstenilen tüm motor seçeneklerinde DSG şanzıman tercih edilebiliyor.

 Aracın sağlamlığı ve kalitesiyle ilgili vurgu yapılan bir diğer önemli nokta, motorun ve aracın arka alt bölümünün özel bir korumayla dışarıdan gelebilecek her türlü sert darbelere karşı çelik plakalarla korunuyor olması.

 Genel özellikleriyle üst versiyon bir Passat Variant'dan farkı olmayan Alltrack'ın iç mekanındaki uyum, işçilik kalitesi, yumuşak plastik, deri işlemeler ve kullanışlı enstrümanlar aynen yer alıyorlar(hatta bir gömlek üst kalite diyebiliriz). Alltrack'a özel olarak kapı eşiğinde, gösterge tablosundaki bilgilendirme ekranında, orta konsolun alt kısmında 'Alltrack' amblemleri göze çarpıyor.

 Ne zaman satışına başlanacağı henüz belirtilmemiş olan Passat Alltrack, muhtemelen AB üyesi ülkelerde ön sipariş alımlarına başlamıştır (an itibariyle vw.de sitesinde Passat Alltrack'ı inceleyebiliyor, konfigüre edebiliyor ve satın alabiliyoruz)






Meric Turkbikmaz © 2012

Geçmişten Gelen Geleceğin Mobilleri: Elektrikli Otomobiller


Geçmişten Gelen Geleceğin Mobilleri: Elektrikli (Hybrid, Plug-in Hybrid, EV (zero emission) Araçlar







 Gün geçtikçe azalan fosil yakıt kaynakları, bu yüzden artan yakıt fiyatları, her gün milyonlarca ton salınan C02 in sebep olduğu sera etkisi... bütün bunlar insanlığı geri dönüşü olmayacak bir yola sürüklüyor. Bu gidişatın kötü olduğunun farkında olan gelişmiş ülkeler, hem atmosfere saldıkları CO2 miktarı açısından en öndeler hem de bu gidişata dur demek için yürüttükleri çalışmalarda da en ilerideler. Özellikle konforlarından feragat edemeyen, etmek istemeyen Kuzey Amerikalı türdeşlerimiz, bu konuda kısa zamanda çok yol kat ettiler...
 

  Elektrikli araçların bir asırı biraz geçik tarihçesine baktığımızda, içten yanmalı motorların henüz tam gelişmiş ve verimli olmadığı zamanlarda oldukça popüler olduklarını biliyoruz. Ne zaman ki, Ford gibi dayanıklı, güçlü, (görece) az yakıt tüketip, çok mesafe gidebilen ve seri üretime geçilmesinden dolayı maliyeti daha az olan otomobiller yolları işgal etmiş, o zaman insanoğlu elektrikli araçları bir köşeye itmiş...
                                                                                                                                                                              
<<<< 1904 model, Alman üretimi elektrikli otomobil

1913, Thomas Edison ve elektrikli otomobil   >>>>


Yaklaşık 100 yıl süren bu sessizliğin arkasındaki en temel sebepler; batarya teknolojisinin gelişmemesi ve fosil yakıtlara erişim olanaklarının artmasıdır. Ancak 1973'de yaşanan büyük Petrol Krizi gibi önemli tarihsel dönüm noktaları, insanoğluna her zaman yenilenebilir kaynaklardan enerji elde etmesi gerektiğini hatırlatmış ve o zamandan bu zamana alternatif enerji kaynaklarıyla çalışan otomobillerin tasarımı ve üretimi konusunda büyük gelişmeler kaydedilmiştir. 
 


Dünya'daki ilk seri üretim Hybrid otomobil: Toyota Prius 1st gen 1997
2003-2009 yılları arasında üretilen ve içten yanmalı otomobil modelleri kadar yüksek satış rakamları elde eden Toyota Prius 2nd gen
 
 Fosil yakıtların erişilebilirlik, enerji verimi ve ucuzluk avantajları dolayısıyla 2012 yılına geldiğimizde bile Hybrid denen araçların geliştirilmesine devam ediliyor. Kısa ve orta vadedeki ekonomik veriler ve enerji piyasası göz önüne alındığında, yeni Hybrid modelleri en az 10 yıl daha görmeye devam edeceğiz. 
 Peki yaklaşık 15 yıldır hayatımızda olan ve yollarda her yıl bir çok yeni modelini gördüğümüz Hybrid'ler nedir? Ne kadar çevrecidirler? Elektrikli otomobil rüyasını gerçekleştirme yolunda kilometre taşı mıdırlar?

 Hybrid sıfatını almış bir otomobilde iki adet güç sağlayıcı bulunur; bir içten yanmalı motor ve bir de bataryalardan aldığı enerjiyi kullanan elektrik motoru/motorları.
 Hybrid modeller ilk çıktıklarında araca aktardıkları güç oranı %15-20 elektrik motoru, %75-80 içten yanmalı motor şeklindeydi. Gün geçtikçe gelişen batarya teknolojisi ve özellikle en yüksek kapasiteyi vaad eden Lithium-Ion bataryaların verimliliklerinin artıp, üretim maliyetlerinin azalmasıyla oranlar %30-40 elektrik motoru, %70-60 içten yanmalı motor olarak değişmeye başladı. Günümüz son teknoloji ürünü 250 kg ağırlığında ve 22 kW/h kapasiteye sahip bir Lithium-Ion batarya seti, sizi ortalama 90 km/h süratle ancak 120 km kadar götürebiliyor. 4 silindir-1600 cc lik konvansiyonel bir turbo-dizel motor ise, sizi 60 lt yakıtla 1200 km götürebiliyor. Eğer her iki güç sağlayıcıyı da bir Hybrid otomobilin bünyesinde buluşturursak 10:1 şeklinde bir oran ortaya çıkıyor. Bu da, fosil yakıtların ve henüz en gelişmiş noktasına ulaşmamış batarya teknolojisinin verimliliğinin farkını ortaya koyuyor.



Hybrid otomobilin altyapısı: önde içten yanmalı motor, arkada Li-Ion bataryalar, tekerleklerde/aktarma organlarında elektrik motorları
 Ancak son model Hybrid araçlarda bu oran bu şekilde değildir ve bu oranların değişmesinde başka önemli faktörler vardır;

  KERS(Kinetic Energy Recovery Sytem) yani kinetik enerjinin geri kazanımını sağlayan sistemler, Hybrid araçlarda içten yanmalı motorun sağladığı hareket sonucunda ortaya çıkan kinetik enerjiyi bataryalara şarj eder. Örneğin, ortalama 90 km/h hızda 1 saat boyunca içten yanmalı motorun devrede olduğu yolculuğun ardından, ilave olarak 30 km lik elektrik motoru menzili kazanmış olursunuz. 90 km içten yanmalı motorun menziline karşı, 30 km elektrik motoru menzili; burada oran 3:1.
  Ayrıca Hybrid araçlarda her türlü elektrik/elektronik aksam normal araçlara oranla çok daha az enerji tüketecek şekilde tasarlanır. Araç içi aydınlatmasında kullanılan LED ler bile burada çokça önem kazanır.


2012 Toyota Prius Plug-In consumption display

 Lithium-Ion bataryaların dayanıklılık, stabilite, verimlilik değerleri günden güne gelişiyor ve bunun sonucunda üreticiler daha çok modelde bu bataryaları kullanmaya başlıyorlar. Ayrıca, şarj istasyonlarının sayısının artması, evinizin garajında aracınızı şarj edebileceğiniz sistemlerin geliştirilmesi üzerine Plug-in Hybrid diye isimlendirilen araçlarda önümüzdeki dönemde büyük pazar payına kavuşacak. 

Volvo V60 Plug-in Hybrid 
Volvo V60 Plug-in Hybrid - Household Socket

Plug-in Hybrid'ler sayesinde 1997 yılından beri var olan Hybrid modellerinde olmayan bir özelliğe yer verildi, aracınızdaki mevcut bataryayı, içten yanmalı motorunuzdan haricen, kendiniz istediğiniz zaman doldurabiliyor ve isterseniz içten yanmalı motorunuzu hiç bir zaman aktif etmeden kullanabiliyorsunuz. Bu yenilik sayesinde kullanım alışkanlıklarınıza göre sanki 2 farklı otomobile sahipmişsiniz gibi tercih edebiliyorsunuz. Kısa mesafeli ve yüksek süratlere çıkılmayacak bir şehiriçi yolculuğu için sadece elektrik motorunuzu kullanabilir, uzun mesafeli ve çoğunlukla şehirlerarası otoyolları kullanacağınız bir yolculuk için içten yanmalı motorunuzu devreye alıp, bataryanız elverdiği müddetçe aracınızı sabit süratlerde elektrikli olarak kullanabilirsiniz. İşte 2009-2012 yılları arasında sayılarında büyük bir artış gözlemlenen Plug-in Hybrid modelleri, kullanıcılara sağladıkları bu gibi esneklikler ve avantajlarla daha yüksek satış rakamlarına ulaşacak gibi görünüyorlar.

 2012 yılına geldiğimizde,  içerisinde hiç bir içten yanmalı motor bulundurmayan ve üretimde olan elektrikli otomobilleri sıralarsak; Tesla Roadster, REVAi, Renault Fluence Z.E., Buddy, Mitsubishi i MiEV, Tazzari Zero, Nissan Leaf, Smart ED, Wheego Whip LiFe, Mia electric, BYD e6 ve Bolloré Blue Car.

 Bir çok insanın elektrikli otomobil diye bildiği Chevrolet VOLT, ne yazık ki 1.8l hacminde benzinli bir içten yanmalı motora sahip. Bir çok kullanıcısı içten yanmalı motoru devreye almamak için çok çaba sarf etsede motor çoğu zaman yazılımı gereği devreye giriyor, bu yüzden bu araç tamamen elektrikli araçlar kategorisinden çıkmış oluyor.

Önümüzdeki senelerde Renault grubunun Avrupa pazarı için sunacağı ve aslında hali hazırda Danimarka, İngiltere ve İsrail pazarlarında satışa sunduğu Twizy, Zoe, Kangoo Z.E. gibi tamamen elektrikli ( 0 CO2 emisyonlu) otomobilleri bulunuyor. Binlercesi büyük şirketler tarafından filolar halinde sipariş edilen bu elektrikli araçlar çok yakın zamanda yollarda olacaklar... Onlarla ilgili haberlere, hiç duymadığınız terimlere, alışkanlıklarınızı değiştermeye hazır olun...

Renault Kangoo Z.E. - 2012 International Van of the Year olmuş bir elektrikli ticari araç bile var




Üretimi Oyak Renault, Bursa fabrikasında gerçekleştirilen 2012 model Renault Fluence Z.E. Mart ayından itibaren Türkiye'de de satışa sunulacak


Meric Turkbikmaz © 2012

19 Şubat 2012 Pazar

Peugeot 4008 (2013)


  PSA Peugeot Citroën grubu değişen ve gelişen pazar paylarını gözeterek belirlediği yeni satış stratejisi doğrultusunda, satışlarının %70'nin Avrupa dışına olacağını belirtiği yeni 4x4 SUV modeli 4008'i gün yüzüne çıkardı.

 2005 yılından beri tüm üreticilerin kıyasıya rekabet içine girdikleri SUV, CUV, CrossOver segmentleri, tüm dünya pazarlarında ve özellikle Batı Avrupa, Rusya, Çin gibi pazarlarda büyük pay sahibi olmaya başlamıştı. Bunun üzerine 2007 yılından beri 4007, 5008, 3008 modelleriyle yer alan PSA grubu, 4007'nin üretim bandındaki yerini alacak olan 4008'i tasarladı ve 2013 model yılında yollarda olacak...

 Tüketicilerin bitmez tükenmez 'daha fazla alan, daha fazla güç, daha fazla kabiliyet, daha az yakıt tüketimi' gibi istekleri doğrultusunda geliştirilen SUV'lerin iyi örneklerinden biri olan 4008, bu istekleri gerçekleştirmek için şu motor seçenekleriyle gelecek;
Benzinli

1.6 l 86 kW (115 hp) 152 Nm, 5-ileri düz vites;
2.0 l 113 kW (150 hp) 198 Nm, 5-ileri düz vites yada CVT (Sürekli Değişkenli Şanzıman).
HDi Dizel
1.6 l HDi PEF 84 kW (115 hp) 270/280 Nm (Overboost ile), 6-ileri düz vites;1.8 l HDi PEF 110 kW (150 hp) 300 Nm, 6-ileri düz vites.

 2012 Cenevre Otomobil Fuarı'nda görücüye çıkacak olan 4008, öncelikle Nisan ayında Rusya ve Ukrayna, sonrasında Mayıs ayından itibaren hemen hemen tüm pazarlada satışta olacak.







1 Şubat 2012 Çarşamba

Ford B-MAX (2013)


2012 Cenevre Otomobil Fuarı öncesi yeni modellerle ilgili haberler gelmeye devam ediyor...

  Ford'un Mart ayında düzenlenecek fuarda tanıtacağını bildirdiği, 'compact multi-activity vehicle' diye isimlendirilen segmentte yer alacak olan B-MAX, büyük kardeş C-MAX'e motor seçenekleri, ebatları ve fiyatı açısından alternatif olacak. 2011 Cenevre Otomobil Fuarı'nda concept olarak tanıtılmış B-MAX, bu yıl karşımıza üretim aşamasına gelmiş haliyle çıkacak. Aracın tanıtımı Ford'un başkanı ve CEO'su Alan Mulally tarafından bizzat gerçekleştirilecek.

 Ford of Europe'un CEO'su Stephen Odell'in aktardıklarına göre; Avrupa'da hatchback ve küçük aile otomobillerinin kullanım kolaylığı ve yakıt ekonomisini arayanlara bütün bu avantajları biraz daha geniş bir alan ve yüksek bir oturma pozisyonunda sunmayı amaçlamışlar. Bunu sağlamak için aracın tasarımında radikal değişiklere gitmişler; merkez-direk(center pillar) diye tabir edebileceğimiz, araç gövdesinin orta kısmında yer alan ve aracı yan darbelerden koruyup yapıyı güçlendiren ana direk, sürgülü arka kapılar ve ön kapıların içerisine tümleşik olarak konumlandırılmış, böylelikle iç mekana erişim kolaylaşmış ve büyük MPV lerde görebileceğimiz rahat bir yolcu kabini meydana getirilmiş. 



2012 Cenevre Otomobil Fuarı öncesi yeni modellerle ilgili haberler gelmeye devam ediyor...

  Ford'un Mart ayında düzenlenecek fuarda tanıtacağını bildirdiği, 'compact multi-activity vehicle' diye isimlendirilen segmentte yer alacak olan B-MAX, büyük kardeş C-MAX'e motor seçenekleri, ebatları ve fiyatı açısından alternatif olacak. 2011 Cenevre Otomobil Fuarı'nda concept olarak tanıtılmış B-MAX, bu yıl karşımıza üretim aşamasına gelmiş haliyle çıkacak. Aracın tanıtımı Ford'un başkanı ve CEO'su Alan Mulally tarafından bizzat gerçekleştirilecek.

 Ford of Europe'un CEO'su Stephen Odell'in aktardıklarına göre; Avrupa'da hatchback ve küçük aile otomobillerinin kullanım kolaylığı ve yakıt ekonomisini arayanlara bütün bu avantajları biraz daha geniş bir alan ve yüksek bir oturma pozisyonunda sunmayı amaçlamışlar. Bunu sağlamak için aracın tasarımında radikal değişiklere gitmişler; merkez-direk(center pillar) diye tabir edebileceğimiz, araç gövdesinin orta kısmında yer alan ve aracı yan darbelerden koruyup yapıyı güçlendiren ana direk, sürgülü arka kapılar ve ön kapıların içerisine tümleşik olarak konumlandırılmış, böylelikle iç mekana erişim kolaylaşmış ve büyük MPV lerde görebileceğimiz rahat bir yolcu kabini meydana getirilmiş.

 B-MAX'in tasarımı ile ilgili aktarabileceğimiz bir diğer nokta ise Grand C-MAX'de de gördüğümüz kısa arka overhang(çıkıntı) ölçülerine rağmen sürgülü arka kapıların tercih edilmesi. 'Multi-activity' diye nitelendirilen bir aile otomobili için oldukça kolaylık sağlayan, artı katan bir özellik.

 Ford'un son yıllarda AR-GE çalışmalarına önem verdiği daha az hacimde, daha çok güç çıkışı sağlayan EcoBoost ve Duratorq TDCi motorlarını bu modelde en son örnekleriyle göreceğiz. Özellikle 1 litre EcoBoost benzinli motor, Avrupa pazarı için önümüzdeki senelerde ön plana çıkacağa ve şehir içi kullanımda sıklıkla tercih edilen bir motor olacağa benziyor.(ufak bir düzeltme: en azından İtalya, İngiltere, Norveç ve Rusya'ya yakın Doğu Avrupa ülkelerinde benzin fiyatları ucuz olduğundan böyle bir tahminde bulundum)




 Ford B-MAX'in 2012'nin sonlarına doğru (4. çeyrek) üretim bandından inip yollara çıkacağı söyleniyor...