"Simply Clever" sloganıyla VAG içerisinde otomobil severlerin gönlünde ayrı bir yeri olan ŠKODA, 2016 Nisan itibariyle üreteceği yeni Superb ve Octavia'lara önceden küllük görevini üstlenen, günümüzde yerini üniversal bir eşya saklama alanına bırakan haznede kablosuz şarj özelliği sunmaya başlayacak.
Superb ve Octavia modellerinde önceden yalnızca NFC bağlantısı sunmaya yarayan Phonebox, yeni üretimlerde yapılan güncellemeyle Qi standartlarına uygun olarak çalışan ve endüksiyon ilkeleri üzerine kurulu kablosuz şarj özelliği Samsung, LG, Sony, Huawei, BlackBerry ve Nokia-Microsoft marka telefonlar tarafından destekliyor. Apple iPhone telefonları kablosuz şarj edebilmek şimdilik yalnızca harici aksesuarlarla mümkün.
Ford'un C sınıfında sürüş dinamikleri açısından bir devrim yaptığı ilk nesil Focus modelinin ardından ikinci nesilde bu platform üzerine alternatif gövde tipleri sunmaya başlaması sonucu ortaya çıkan C-Max, adının da işaret ettiği üzere bulunduğu sınıfın ölçülerinin azami değerlerini zorlayan bir model. İlk olarak Focus'un ikinci nesliyle birlikte yollara çıkan C-Max, 2010 yılında ikinci nesliyle "One Ford" stratejisinin bir ürünü olarak Kuzey Amerika dahil tüm dünya pazarlarına sunuldu. Bu nesille birlikte sürgülü kapılı, artırılmış dingil mesafesine sahip 7 kişilik Grand modeline kavuşuldu.
2015 yılında markanın değişen yüzüne uyum sağlamak amacıyla kapsamlı bir makyaj operasyonundan geçen C-Max, yeni bir ön görünüme, iç mekanda önemli değişikliklere ve Avrupa için çok önemli olan küçük hacimli dizel + otomatik (1.5 TDCi 120 beygir + PowerShift) kombinasyonuna kavuştu.
Blogumun ilk test konuğu olmasa da uzun bir aradan sonra ilk test yazısı ile ekranlarınızdayım.
TeknoSeyir'in otomobil kanalı OtoSeyir bölümlerini çekerken yaşadığımız "şuraya değinmedik, burası eksik kaldı" endişelerinin geride kalmasını umarak yazmaya başlıyorum. Testleri/incelemeleri bu yöntemle yayınlamayı tercih etmemin bir diğer sebebi de, otomotiv firmalarının yeni ürünlerinin tanıtımı için gösterdiğimiz çabanın karşılıksız kalması. Test aracını konuk ettiğimiz süre boyunca devam eden çekimler, sonrasındaki montaj süreci, bu çekimler için sürekli geliştirme ihtiyacı hissettiğimiz ekipmanlar ve hepsinden önemlisi ayırdığımız zaman... bunca giderin bir karşılığı olması gerek ancak böyle olmayınca OtoSeyir programları stüdyoda tek düze görüntüler ile en az maliyetli eski günlerine geri döndü.
Bu kadar dertleşme, vaziyet güncellemesi yeter ise test konuğum olan Ford Grand C-Max 1.5 EcoBoost'a dair izlenimlere geçebilirsiniz...
MQB platformunun ilk örneklerinin yola çıktığı 2013'ten bu yana konsept olarak fuarlarda sergilenen SEAT'ın SUV sınıfına adım attacağı modeli, Ateca ismiyle resmi olarak tanıtıldı.
Geçtiğimiz ay Detroit Otomobil Fuarı'nda tanıtılan Tiguan ile ana hatlarıyla oldukça benzeşen Ateca, far grupları ve çizgileri biraz daha keskinleştirilmiş gövde panelleriyle farklılaşıyor.
İç mekanda Leon X-PERIENCE modelinde kullanıldığını gördüğümüz koltuklar, kaplama malzemeleri ve renk düzenine rastlıyoruz. Kumanda grupları ise yine aracın temellerini oluşturan Leon ile neredeyse aynı.
4.36 metre uzunluk, 1.84 metre genişlik ve 1.6 metre yükseklik ölçüleriyle Leon'un XL bedeni olarak niteleyebileceğimiz bu yeni SUV'un aks açıklığı 2.64 metre ölçüsüyle Leon ile aynı. Önden tahrikli donanımda 510 litre bagaj hacmi sunacağı söylenen modelin SEAT'ta 4DRIVE, VW'de 4MOTION olarak isimlendirilen Haldex tahrik sistemiyle bagaj hacmi 485 litreye düşüyor.
Görüntü itibariyle büyük bir araç izlenimi veren Ateca'nın kaputunun altında sürpriz denilebilecek küçüklükte bir benzinli motor geliyor; 1.0 TSI 115 beygirlik bu motor 3 silindire sahip. Biraz daha güçlü bir benzinli motor istediğinizde ACT özellikli 1.4 TSI 150 beygirlik versiyon sunuluyor. Dizel kanadında ise 1.6 TDI 120 beygir, 2.0 TDI 150 ve 190 beygirlik seçenekler bulunuyor.
2016 Eylül ayı itibariyle Avrupa yollarına çıkması planlanan Ateca ile ilgili yerel pazarımıza dair bir fiyat ve tarih bilgisi şimdilik yok.
Otomobillerin elektriklendirilme sürecinde üç büyük Alman premium üretici arasında öne çıkan BMW, en çok satan modeli 3-Serisi için de bir PHEV türevini yollara çıkarmaya hazırlanıyor.
330e isimlendirmeli modelin kaputunun altında 2.0 litre turbo beslemeli bir içten yanmalı motor, volant dişlisi ile 8-ileri ZF şanzımanın arasında da 88 beygirlik bir elektrik motoru bulunuyor. Daha önce haberini verdiğim 225xe'de kullanılan önden çekişli-yanlamasına motor platformundan farklı olan bu düzende, elektrikli motoru da 8-ileri şanzımanla yönetebiliyorsunuz. 330e'nin tüm gücü arka tekerleklere yönlendirdiğini de belirteyim.
Toplamda 252 beygir güç ve 420 Nm torka ulaşan bu sistem 330e'yi 0'dan 100'e 6.1 saniyede çıkarabilirken, 225 km/sa azami sürate ulaştırabiliyor. Avrupa normlarındaki test parkurunda 100 km'de 2 litre tüketim değerine sahip olan 330e bu inanılmaz değere bagajın altındaki 7.6 kWh (gross)/5.7 kWh (net) kapasitedeki bataryaların sunduğu 40 km'lik tamamen elektrikli menzille ulaşıyor.
Almanya'da şimdiden siparişleri verilebilen 330e'nin fiyatına henüz resmi araç oluşturucuda ulaşamasam da 45 bin Euro seviyelerinden başlayacağını tahmin etmekteyim.
Tamamen elektrikli modellere geçiş sürecinde önemli bir role sahip PHEV(plug-in hybrid electric vehicle) otomobillerin bir yenisi ve hatta bir düzine yenisi BMW tarafından gelecek. Bavyeralı üretici 330e'nin ardından şimdi de 2-Serisi için bir PHEV türevi hazırlamış.
225xe'nin kompakt şehir içi, aile otomobili kisveli metal kabuğunun altında aslında süper elektrikli otomobil i8'in bileşenleri olan 3 silindirli 1.5 litre hacminde turbo beslemeli bir içten yanmalı motor ve 88 beygir güç veren bir de elektrikli motor yer alıyor. Elektrik motorunun arka tekerleri de tahriklemesiyle birlikte model xDrive özelliğine de kavuşmuş oluyor. Toplamda 224 beygir "azami" güç üretebilen bu bileşke 0-100 hızlanmasını 6.7 saniyede gerçekleştirebiliyor.
Üreticilerin verirken gururlandığı ama bizi de bir o kadar utandıran tüketim verilerine geldiğimizde, kağıt üzerinde 100 km'de 2.0 litre gibi bir tüketim ilan ediliyor. Tabi ki bu veri aracın test parkuruna çeyrek depo benzin ve tam dolu pille çıkmasından kaynaklanıyor. Asıl ilgimizi çeken veri kWh cinsinden değerini -şimdilik- bilmediğimiz bu pillerin 225xe'yi 40 km boyunca yalnızca elektrikle götürebilmesi.
BMW'nin MINI ile ortaklaşa kullandığı bu önden çekiş-yanlamasına motor platformuna yayılmasını beklediğimiz PHEV altyapısı, önümüzdeki günlerde yeni X1 ve MINI modelleri için de duyurulmaya başlanacaktır.
